NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
34 - (1705) حدثنا
محمد بن أبي
بكر المقدمي.
حدثنا سليمان أبو
داود. حدثنا
زائدة عن
السدي، عن سعد
بن عبيدة، عن
أبي
عبدالرحمن.
قال: خطب علي
فقال:
يا
أيها الناس!
أقيموا على
أرقائكم الحد.
من أحصن منهم
ومن لم يحص.
فإن أمة لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم
زنت. فأمرني
أن أجلدها.
فإذا هي حديث
عهد بنفاس.
فخشيت، إن أنا
جلدتها، أن
أقتلها. فذكرت
ذلك للنبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال
(أحسنت).
[ش
(أقيموا على
أرقائكم الحد)
الأرقاء جمع
رقيق. بمعنى
المملوك،
عبدا كان أو
أمة. أي لا
تتركوا إقامة
الحدود على
مماليككم. فإن
نفعها يصل
إليكم وإليهم].
{34}
Bize Muhammed b. Ebi
Bekir El-Mukaddemi rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman Ebû Dâvûd rivayet etti.
(Dediki): Bize Zaide, Süddî'den, o da Sa'd b. Ubeyde'den, o da Ebû
Abdirrahmân'dan naklen rivayet etti. (Demişki):
Ali hutbe okuyarak
şunları söyledi: Ey nâs! Memlüklerinize, muhsan olsunlar olmasınlar, haddi
tatbik edin! Zîra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir cariyesi zina
etti de, ona dayak vurmamı bana emretti. Bir de baktık yeni nifâs olmuş. Ben
ona dayak vurursam öldürürüm dîye korktum; ve keyfiyeti Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e andım. Bunun üzerine:
«İyi ettin!» buyurdular.
(1705) - وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا يحيى
بن آدم. حدثنا
إسرائيل عن
السدي، بهذا
الإسناد. ولم
يذكر: من أحصن
منهم ومن لم
يحصن. وزاد في
الحديث:
(اتركها حتى
تماثل).
[ش
(تماثل) أي
تقارب البرء.
والأصل
تتماثل].
{…}
Bu hadîsi bize İshâk b.
İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Âdem haber verdi. (Dediki):
Bize İsrail, Süddî'den bu isnâd-la rivayet etti. Yalnız
«Memlüklerden muhsan
olanı da olmayanı da» cümlesini zikretmedi. O hadîste:
«İyileşinceye kadar onu
bırak!» cümlesini ziyade etti.
İzah:
Bundan önceki bâbda
gördük ki İmam Mâlik'in îbni Şihâb-ı Zührî 'den rivayet ettiği Ebû Hureyre
(Radiyallahu anh) hadîsinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e muhsan olmayan
câriye zina ederse hükmünün ne olacağı sorulmuş; o da dayak vurulacağını
bildirmiş. Bu hadîste ise zina eden câriye ve kölelere —muhsan olsun olmasın—
dayak vurulacağı beyan ediliyor. Zahiren iki rivayet arasında bir çelişme var
gibi görünüyorsa da hakikatte aralarında hiç bir münâfât yoktur. Şöyle ki: îmam
Mâlik'in rivayet ettiği Ebû Hureyre hadîsi muhsan olmayan cariyenin hükmünü
bildiriyor. Bu hüküm dayaktır. Muhsan olan cariyenin hükmünü de
«Cariyeler muhsan
olurlar da bir fahişelik ederlerse, onlara muhsan olan hür kadınlara verilecek
azabın yarısı vardır.» âyet-i kerîmesi beyân ediyor; bu hüküm de dayaktır. Şu
halde evlenerek muhsan olan câriye ile evlenmemiş, muhsan olmayan cariyenin
ikisine de dayak cezası verilecek demektir ki Hz. Alî'nin hutbesinde beyan
ettiği de budur.
Burada şöyle bir suâl
hatıra gelebilir: Zina cezası hususunda evli câriye ile bekâr câriye arasında
bir fark olmadığına göre âyet-i kerîmede :
«Cariyeler muhsan
(evli) olurlarsa...»diye takyîd buyurulmasının hikmeti nedir?
Cevap: Âyet-i kerime
cariyeye —evli de olsa— hür kadına vurulacak dayak cezasının yarısı
vurulacağını tenbîh etmektedir. Çünkü yarıya bölünmek ancak dayak cezasında
mümkündür: Recmin yarısı olmaz. Binâenaleyh âyetten recim kasdedilmediğinde
şüphe yoktur. İşte âyetten murâd evli cariyeye yarım recim cezası olacağı
vehmine düşülmemesi için «Evli cariyeler» kaydı ile hüküm beyan edilmiştir.
Evli câriye zina ederse kendisine dayak cezası verileceğinde bütün ulemâ
müttefiktirler.
Bu hadîs-i şerif
nifâslı ve hasta kadınların cezası, iyileşinceye kadar tehir edileceğine
delîldir.